Ülkemize ilk fonograf ( Pikabın atası ) 1877 yılında Edison icadından sonra 1896 yılında Beyoğlu Parmakkapı’da eczanesi bulunan kimyager Dellasuda Faik Paşa tarafından getirilmiştir.İsteyen eczaneye girip 1 kuruş karşılığında 1-2 adet şarkı dinlemektedir. Plak şirketleri ilk olarak 1903 yılında ülkemize gelmiştir.
İlk yapılan plaklar Tamburi Cemil Bey’in kayıtları olmuştur.
İlk basılan plakların müzik türleri ağırlıklı olarak kantolar ,gazeller,Karagöz ve Meddah gösterileridir.
İlk plak çıkartanlar arasında Fikriye (Şakrakses) hanım,Madam Eugeni,Gülistan ve Gülfidan ‘dır.1908 yılında Odeon,1912 yılında Bluementhal Plak ,firmaları ülkemizde faaliyet göstermek amacıyla acentalıklarını kurmuşlardır.
1936 yılında Odeon firması Lüks Plaklar alt başlığı altında Münir Nurettin Selçuk’un kayıtlarını sunmuştur.
1940’lı yıllar 2.Dünya savaşı nedeniyle plak sanayiinde durgunluk gösteren yıllar olmuştur.
1950’li yıllarda ilk yerli sermaye ile Grafson firmasının
kurulmasıyla 78’lik taş plaklarında devri kapanmaya başlamıştır.1952 yılında 45’lik ve 33’lük plaklar piyasaya sürülmeye başlamıştır.
1960’lı yıllarda ülkemizde plak zirve yapmıştır.
Plak sektorü 1970’li yılların ortalarına dek altın devrini yaşamıştır.O tarihlerde yurt dışında yaşayan gurbetçilerimizin yanlarında getirdikleri teypler ile Kasetler plakların yerini almaya başlamıştır.
1989 yılına dek plak fabrikaları ülkemizde plak üretmeye devam etmiş ancak bu yıldan sonra teker teker kapanmışlardır.
Yıllar sonra Türkiye’de 1998 yılı içinde 3 plak birden basılmıştır. Serdar Ataşer’in “Avdet Seyri” albümü için Kalan Müzik bir LP basılmış ve ardından, Ada Müzik, Bulutsuzluk Özlemi’nin “Yol” albümünü plak formatındabasmıştır.. Sibel Tüzün, “Hayat Buysa Ben Yokum Bu Yolda” albümünü Raks’dan çıkarmıştır.Bu albümler hem bandrol sorunu yüzünden hem de müzik dükkanlarında plak satışı için uygun raflar bulunmadığından etrafta yaygınca görülememiştir.
2000 yılına gelindiğinde Kayahan “Gönül Sayfam” adlı albümünü kendi özel isteğiyle plak olarak da çıkartmıştır.
2001 yılında ise Kenan Doğulu’nun “Ex Aşkım” LP si yayınlanmıştır..Sadece promosyon amacıyla basılan bu plak satışa hiç çıkmamıştır.
Ülkemizde Plak sektörünün yeniden uyanmasına sebep olan ve tetikleyen en önemli unsur Issız Adam filmi plağı olmuştur.
Film izleyicilerden büyük övgü almış ve filmin müzikleri 2008 yılında plak olarak çıkmıştır..Plak Sadece 2222 adet basılmıştır.
Filmde Türk pop müzik tarihinin uzmanı ve o dönemin sanatçılarının da destegiyle Türkiye’deki en genis albüm ve plak arsivine sahip olan Hakan Eren ‘in filmin yönetmeni Çağan Irmak’ın film için seçtiği şarkılar yerine kendisinin tavsiye ettiği şarkılar kullanılmıştır.
Hakan bey Semiramis Pekkan’ın Bana yalan söylediler şarkısını temiz kayıt olarak verdiği halde (Filmde temiz kayıt kullanılmış) albüme bunun yerine birzamanlar sitesinden indirilen düşük kaliteli ve içinde radyo d ve “bir zamanlar” anonsu barındıran bir mp3 kullanılmış olduğu iddia edilmektedir.
Günümüzde plak sektörünün yeniden canlanmasıyla hızlı bir şekilde tekrar sanatçı ve gruplarımızın albumleri plak olarak basılmaktadır.Bu plaklarımız Guarssen ve Abbey Road stüdyoları gibi yurt dışındaki yerlerde basılmaya devam etmektedir.
Tek dileğimiz ülkemizde yeniden plak fabrikalarının açılmasıdır.
Geçtiğimiz günlerde Kalan Müzik’ten bir LP geldi. Seyyan Hanım’ın Tangolar’ını bu kez plak olarak basmışlardı. Plağı dinleyince gerek kayıt, gerekse baskı açısından alkışlanacak bir kalitede olduğunu gördüm. Plağın kayıtlarını yapan arkadaşım Cemal Ünlü’yü arayarak tebrik ettim. Ondan bir zamanlar CD olarak basılmış Seyyan Hanım koleksiyonunun yeniden orijinal taş plaklardan bu kez daha ileri bir teknolojiyle kaydedildiğini ve ardından özenle basıldığını öğrendim. Nerede basıldığını sordum. Malum yıllardır bir plak fabrikamız yok, plaklar hep yurtdışında basılıyor. Sevinçle öğrendim ki, artık Türkiye’de yeni bir plak fabrikası kurulmuş ve burada plaklar kaliteli bir baskıyla hazırlanıyor.
İşte bu vesileyle, plak fabrikalarımızın ilk dönemine bir göz atalım istedim. Aslında bu konuyu çok daha kısa biçimde de olsa eski bir kitabımda, Gramofon Çağı’nda ele almıştım. Ardından da Cemal Ünlü Git Zaman Gel Zaman’da benzer bir çalışma yapmıştı.1 Ama aradan geçen yıllar içinde elime geçen yeni bilgilerle plak fabrikalarının ilk dönemini yeniden yazmaya karar verdim.
Biliyorsunuz herhalde; eskiden, çok eskiden taş plaklar vardı. Bakalitten yapılırlardı. Ağırdılar, hantaldılar, ama evlerindeki gramofondan ilk şarkıları onlardan dinledi insanlar. 78 devirli plaklardı bunlar. Bir yüzü üç dakikalık bir şarkı alırdı. İki yüzü, çevir dur, ancak altı dakika sürerdi… Ama başka seçenek olmadığı için 1950’li yıllara kadar bu plaklarla idare ettik. Cüssesi büyük, hacmi küçük, lakin dönemine damgasını vurmuş bir plak endüstrisi yarattı taş plaklar. Türkiye pazarında üç büyük firma vardı: Columbia, Sahibinin Sesi ve Odeon.
Feriköy’de ilk fabrika, Yeşilköy’de ikinci
Bu pazarın ilk yerli temsilcileri Blumenthal ailesiydi. Önce Odeon’un temsilciliğini yaptılar. Dönemin en büyük plak yıldızı Tanburi Cemil için önce Odeon adına görüşen Blumenthaller, daha sonra plakları kendi firmaları olan Orfeon adına yaptılar. Çünkü 1912 yılında Feriköy’de artık kendi fabrikalarını kurmuşlardı. 1916 yılı İstanbul Telefon Rehberi’nde bu fabrika “Feriköy, Bahçe Sokağı No. 34” adresinde gösteriliyor. Fabrika, 1925–26 yıllarında Columbia tarafından satın alınıyor. Bir süre daha üretim yapıldıktan sonra, Yeşilköy’deki Gramofon Fabrikası’nın kuruluşuyla birlikte kapatılıyor.
Gramofon Çağı kitabını yazarken, bu ailenin yaşayan son temsilcisi olan Marsel Blumenthal ile ancak son dönemlerini bildiği bu fabrika binasını, Feriköy’de birlikte aramıştık. Her şey o kadar değişmişti ki, Marsel önce bulamadı. Elimizdeki adres işe yaramıyordu. Eski Feriköylülerin yardımıyla, adım adım ilerleyerek fabrikanın yerini bulduk. Tabii bina çoktan yıkılmış, yerine dev bir beton blok dikilmişti. O zamanlar Feriköy’de bulunan Dormen Tiyatrosu’nun karşı köşesinde, altında bir banka şubesi olan Şetat Han vardı yerinde. Sokağın adı da Bahçe’den Havuzlubahçe’ye dönüşmüştü. Sokağın durduğuna şükrettik! (Aradan onca yıl geçti Şetat Han ve sokak yerinde mi, hiç bilemiyorum doğrusu!) Bu fabrika hakkında daha fazla bir bilgi bulamamıştık.