Bilindiği gibi radyo, kültür davamızın en önde giden samimi bir yardımcısıdır. Bir düğmenin çevrilmesiyle dünyanın dört bir bucağını ta kulaklarımızın dibine kadar getirmek kabildir.
Radyonun Türkiye’ye yeni geldiği ilk dönemlerini yaşayan kişilerin belki de radyo ile ilgili unutamadıkları ortak anları onu ilk gördükleri zamandır.
Radyo Evin Baş Köşesinde…
Radyonun toplum hayatına girmesi ve evlerde kendine yer bulmaya başlaması ile bu önemli, birçokları için büyüleyici aracın ev içinde nerede konumlandırıldığı da radyoya verilen değer açısından önemli bir veridir.
Allo allo, muhterem samiin… Burası İstanbul telsiz telefonu… 1200 metre
tul’-ü mevc, 250 kilosikl. Bugünkü tecrübe yayınımıza başlıyoruz. Anonsuyla başlayan radyo serüveni.
Toplumsallık halinin bir parçası haline dönüşen, sosyal hayatı farklılaştıran radyo dinleme etkinliği 1970’li yıllardan itibaren televizyonun çıkışı ile düşüşe geçmiş, radyonun yaşadığı parlak dönemleri televizyon yaşamaya başlamıştır. Radyo bugün daha çok arabalarda trafikte dinlenen bir araç haline dönüşmüştür.
İletişim araçları farklılaşsa ve yerlerini yenilerine bırakmış gibi görünse de radyo önemini sürdürmeye devam etmektedir. Gündelik hayatta, toplumsal yaşamda radyonun rolünün farklı açılardan düşünülmesi ve bugünkü yaşamla bağlantısının kurulması gündelik yaşamın dönüşümünü kavramak ve bugüne bakmak için önemlidir.